13 Kasım 2007 Salı

Yaz bitti. Mevsim Sonbahar...

Kuşlar güneye göçerken "bütçeler" de kuzeye uçtular. Pencereme kondular. Elimi kolumu bağladılar. Sular kesikti. Çalışamadım sevgili dostlar. Uzadı gitti yazamadığım her an. Fırsat ancak bugün bulundu. Özür üstüne özür. Arasına da gülümseme şeker tadında.

Çok fazla konu vardı yazacak ama elim varmadı bir türlü. En son 10 Kasım'da çok fena niyetlendim yazmaya. Bu sefer de yüreğim varmadı. O günü nedense bu sene, daha üzüm buğusu gözlerle geçirdim. Geçmiştekilerden biraz daha fazla. Kulaklarımda Komser Şekspir filminde Kadir İnanır'dan bir replik. "Çok yalnızım be Ata'm!"

Bir yaz daha bitti. Kış kapıda. Kapılar neredeyse kırılacak rüzgarın şiddetinden. Hava soğuk mu soğuk. Yağmur sağanak. "Artık kesin dolmuştur barajlar" dedirtecek kadar.

Şimdi siz belki bir konu bekliyorsunuz ama yok malesef. "Ortaya karışık" bir yazı bu. Herkesin almak isteyeceği mesajı içinden alabileceği türden. Konu kaygılı yazmak beni çok zorluyor çünkü. Yazmak, bir kaynaktan fışkıran su gibi olmalı. Önüne musluk taktın mı tadı kaçıveriyor o suyun. Sonra ne farkımız kalırdı "bazı" köşe yazarlarından?

Camdan bakınca gri bulutları gördüm yine. Bir de kulağımda Raul Midon. "Mystery Girl" diye bir şarkı söylüyor. Sanki bana uzun yollardan beklediğimiz "küçük bir kızı" anımsatmak istercesine.

Yine üzüm buğusu. Kapatmam lazım. Sular geldi.

Ders çalışıcam. Bütçe yapıcam.

Çok çalışmam lazım çok!