12 Temmuz 2007 Perşembe

Karşı Pencere - La Finestra di Fronte (2003)

Ferzan Özpetek'in 2003 yılında gösterime giren filmi, izleyenleri gerek etkileyici senaryosu gerekse başarılı oyunculuk ve yönetmenlik tekniğiyle büyülemişti. Başrollerini Giovanna Mezzogiorno, Raoul Bova ve Massimo Girotti'nin paylaştığı film, dokuz yıldır evli ve iki çocuklu genç bir kadın olan Giovanna ile kocası Filippo’nun tesadüfen yolda yaşlı bir adamla karşılaşmalarıyla başlıyor. Hafızasını kaybeden yaşlı adamın hayatlarına girmesiyle genç kadının da yaşamı değişiyor. Evliliği pek yolunda gitmeyen genç kadının karşı pencereden gözlediği komşusuna duyduğu platonik aşk ve yaşlı adamın geçmişten yansıyan kırık aşk hikayesi ikisinin de yaşamlarını etkiliyor.



Filmde, yaşlı pastacı rolündeki Bay Veroli (Massimo Girotti) ne yazık ki film gösterime girmeden 5 gün önce hayata veda etmiştir. Bu nedenle, Ferzan Özpetek filmi ona adamıştır.


Andrea Guerra'nın filmin müziklerindeki başarısı filmin önüne geçmiş bile denebilir. Zira, Giorgia'nın söylediği "Gocce di Memoria" filmle ve senaryoyla özdeşleşmiştir.



"sevgili simone, senden sonra artık kırmızı kırmızı değil. gökyüzünün mavisi de artık mavi değil. ağaçlar artık yeşil değil. senden sonra biz olmanın, özlemenin renklerini aramalıyım. senden sonra bizleri utangaç ve kaçak kılan acıyı bile özlüyorum. bekleyişleri, vazgeçişleri, şifreli mesajları özlüyorum. görmek istemeyenin kör dünyasında kaçamak bakışmalarımızı. bizi görselerdi onların utancı, nefreti,acımasızlığı olurduk. senden af dileme cesaretini henüz gösteremediğim için pişmanlık duyuyorum. o yüzden artık pencereme bile bakamıyorum. seni hep orada görürdüm. henüz adını bile bilmezken. senin daha iyi bir dünya düşlediğin zamanlar bir ağacın ağaç, mavinin gökyüzü olmasının yasaklanamayacağı bir dünya. bilmem bu daha iyi bir dünya mı? artık kimse bana davide demiyor. bay veroli diyorlar. bunun daha iyi bir dünya olduğunu nasıl söyleyebilirim. senin olmadığın bir dünya için bunu nasıl söylerim."





final sahnesi şöyledir; sevgili davide, bizi sonsuza dek terk ettiğinden beri martina sık sık seni soruyor. sana hala simone diyor. hikayeni ona anlatacağım. dün işte, ilk kez kendim için bir pasta yapmak istedim. hangisini pişirdiğimi tahmin et. şefin yorum yapması gerekmiyordu ama pazar günü için yapılacak pastalar listesine benimkini de ekledi. sanırım bu iyiye işaret. filippo gündüz vardiyasına geçmeyi başardı. piyangodan para çıkmış gibi sevindi. çok mutlu oldu. şimdilik ondan daha fazlasını isteyemeyeceğimi biliyorum. biliyor musun, lorenzo'yu düşündüğüm zaman yüzünü unutmaya başladığımı fark edip korkuyorum. artık sesini hatırlamıyorum. şimdi ne yapıyor? kime gülümsüyor? hala tavsiyene ihtiyacım var davide. senin bakışlarına, senin jestlerine... ama aniden senin jestlerinin benim olduğunu fark ediyorum. konuştuğum zaman senin gibi konuştuğumu fark ediyorum.



"seni terk eden herkes her zaman yanında kendilerinden bir parça bırakıyor mu ?
anılara sahip olmanın sırrı bu mu?
bu doğruysa kendimi daha güvende hissedeceğim.
çünkü asla yalnız kalmayacağımı bileceğim."

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Temmuz temmuz , durup dururken nereden çıktı şimdi karşı pencere bilmem ama içim ısındı...:)
''Hayat güzeldir'' den sonra ruhuma işleyen muhteşem film!...

Unknown dedi ki...

film eleştirilerini okumayı zaten seviyordum ama bu amatör eleştirmenin yazılarını daha bir sevdim çünkü biliyorum ki samimi ve güvenilir film şirketiyle bir alşverişi yok...:))Ayrıca filmdeki can alıcı sözleri sindire sindire okumak da keyif verici